Mektub 117

Sayfa 340

Yâ Rabbî, İsm-i A‘zam ve Nûr-u Kur’ân ve Habîb-i Ekrem ve Müceddid-i Ekber olan Risâle-i Nûr yüzü hürmetine dünyada Nûrcular milyarlara çıksın. Ve bütün dünya Nûrcular ve nûr ile dolsun. Kalemleri mahşere kadar yazsın. Dilleri berzaha kadar okusun. Nûrculara sûikast eden münâfıkları ve zındıka şebekelerini Cenâb-ı Rabbü’l-Mennân Hazretleri kahretsin. Nûrcuları ta‘zîb için tecessüs etmek isteyenlerin gözlerini kör etsin. İlişmek isteyenlerin el ve ayakları kırılsın veyahud Cenâb-ı Hakk kalplerini nûr şuâı ile doldurup nefislerini ıslâh edip îmân nasip etsin. Âmîn.

Çalışkanlar nâmına Osmân

*

* *

(Bu mektûbu lâhikaya yazınız. Ve merhûm Süleymân’ın akrabasını benim tarafımdan ta‘ziye ediniz.)

İslâmköylü Mustafa’nın mektûbudur.

(117)

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ

Üstâdımız Efendimiz Hazretleri,

Merhûm ve şehîd ve nûrun kahramanı olan Hâfız Alî (ra) Efendi’nin talebelerinden Mollâ Süleymân Efendi, bu âdem beş altı senedir kemâl-i sadâkatle, bî-fütûr Risâle-i Nûr’a

Sayfa 341

hizmet etti. Ve hâlen etmekte idi. Huccetullâhi’l-Bâliğa’nın dokuz hüccetini bitirmiş ve Meyve Risâlesi’nin Sekizinci Mes’elesi’nin hitâmına yaklaşmış. Ve Asâ-yı Mûsâ Risâlesi’ni tamamlamaya ahdetmiş olan bu altmış beş yaşında ihtiyâr Süleymân Efendi, ma‘nevî kılınç olan kalemini bırakarak emr-i Hakk olan eceline “Yâ ecel, sen hoş geldin. Cenâb-ı Erhamü’r-râhimîn’den bana terhîs tezkeresini getirdin Elhamdülillâh. Ben Cenâb-ı Hakk’tan gelene râzıyım. Fakat Cenâb-ı Hakk kemâl-i îmân nasîb etsin. Hem îmânımı ins ve cin şeytânlarından ve beni kabir azâbından muhâfaza etsin. Ve suâl meleklerimi cânî ve kātillere gönderdiği dehşetli melâikeler gibi değil, pâdişâhın bir ziyâfetgâhında iki arkadaşın musâlahakârâne birbirlerinin hâl ve ahvâllerini sorar gibi melâikelerini göndersin. Âmîn.”

İslâmköylü

Mustafa

[118]

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُٓ اَبَدًا دَٓائِمًا

Azîz, Sıddîk Kardeşlerim,

Evvelen: Hadsiz şükür olsun ki, Isparta tâm bir Medresetü’z-Zehrâ ve bir Câmiü’l-Ezher olacağını ve olmaya başladığını, kahraman talebelerinin bu ağır şerâit altında

Emirdağ Lahikası - 1
  • Yâ Rabbî, İsm-i A‘zam ve Nûr-u Kur’ân ve Habîb-i Ekrem ve Müceddid-i Ekber olan Risâle-i Nûr yüzü hürmetine dünyada Nûrcular milyarlara çıksın. Ve bütün dünya Nûrcular ve nûr ile dolsun. Kalemleri mahşere kadar yazsın. Dilleri berzaha kadar okusun. Nûrculara sûikast eden münâfıkları ve zındıka şebekelerini Cenâb-ı Rabbü’l-Mennân Hazretleri kahretsin. Nûrcuları ta‘zîb için tecessüs etmek isteyenlerin gözlerini kör etsin. İlişmek isteyenlerin el ve ayakları kırılsın veyahud Cenâb-ı Hakk kalplerini nûr şuâı ile doldurup nefislerini ıslâh edip îmân nasip etsin. Âmîn.

    Çalışkanlar nâmına Osmân

    *

    * *

    (Bu mektûbu lâhikaya yazınız. Ve merhûm Süleymân’ın akrabasını benim tarafımdan ta‘ziye ediniz.)

    İslâmköylü Mustafa’nın mektûbudur.

    (117)

    بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

    وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

    اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ

    Üstâdımız Efendimiz Hazretleri,

    Merhûm ve şehîd ve nûrun kahramanı olan Hâfız Alî (ra) Efendi’nin talebelerinden Mollâ Süleymân Efendi, bu âdem beş altı senedir kemâl-i sadâkatle, bî-fütûr Risâle-i Nûr’a

Item 1 of 2