Mektub 133

Sayfa 390

Âhir zamanın bir Rahmeten-li’l-âlemîni olan Risâle-i Nûr’un müellifi siz sevgili Üstâdımız dâr-ı bekāya teşrîf ettikten ve nûr güneşi çekildikten sonra, biz gibi körler nasıl yolumuzu göreceğiz diye hâtırıma geldi. Fakat yine Hasan Feyzî Efendi kardeşimizin “cesed ve beden kınından çıkan rûh kılıncı bütün kuvvetiyle faâliyete geçecektir” cümleleri bizi biraz tesellî edebildi. Mübârek Üstâdımız efendimiz, yine kalbimiz ağlıyor. Nûr çekildikten sonra ne olur bizim hâlimiz diye hazînâne düşünüyoruz. Bu husûsta duâlarınızı çok ricâ eder. Ve duâ defterinden silinmememizi yüksek şefkatinizden yalvarırız. Ve yine hizmet-i mübârekenize Ceylan’ın gitmesi için lâzım gelen manevî işlerin görülmesini dileriz.

Çok kusurlu ve âciz ve günâhkâr talebeleriniz

Mehmed Çalışkan Keçel Geylan (Ceylan)

(133) Lâhikaya geçsin.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ

Pek Muhterem Üstâdım,

Ah, mübârek Üstâdım, Emirdağı’nda iki cihân serveri Resûl-ü Ekrem’in bir vârisiyle ve Kur’ân-ı Azîm’in muazzez nûruyla karşılaştığıma halk edici Rahmân’a hesabsız şükürler olsun. Yalnız lâyık olan hürmeti îfâ edemediğimizden affımızı dilenirken,

Sayfa 391

bütün arkadaşlar da birlikte bu uğurda canlarımızı kurbân etmeye hazırız. Geçende rü’yâda doğacak çocuğun adını Saîd konmasını emretmişsiniz, müsâadeniz var mı? Sûikaste cür’et gösteren gürûh-u nâriyenin Allâh her birisinin belâsını versin. Zehirin dâhil-i beden olduğunu hissedince âcizin bildiği tedbîr, bir okkaya yakın tuzlu ılık su; veya beş on aded yumurta akı içmeli, kustursun. Arkasından yani kayettikten sonra, müshil için Hint yağı almalı. Gerçi panzehiriniz Mâşâallâh, Bârekallâh, bunlara ihtiyâç bırakmıyor.

Yakından bütün hizmetinizi yapmaya ve el ve ayaklarınızı hürmetle öpmeye meftûn

duânıza müştâk ve muhtâç âciz zavallı talebeniz

Emirdağlı Hayrî

*

* *

(134)

Lâhikaya girsin

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ

Sevgili Üstâdım,

Cenâb-ı Hakk’a yüz binler şükür olsun ki, her yerde nasıl ki Risâle-i Nûr kerâmetini göstermiş ise, burada da büyük bir câmi‘in hem hatîbi, hem de imâmı olan Hâfız Mehmed, iki seneden beri herhangi bir işte ve yazıda eli titriyordu. Risâle-i Nûr’u yazmasıyla elinin titremesi derhâl durmuş. Evimize geldi. Ve bizi

Emirdağ Lahikası - 1
  • Âhir zamanın bir Rahmeten-li’l-âlemîni olan Risâle-i Nûr’un müellifi siz sevgili Üstâdımız dâr-ı bekāya teşrîf ettikten ve nûr güneşi çekildikten sonra, biz gibi körler nasıl yolumuzu göreceğiz diye hâtırıma geldi. Fakat yine Hasan Feyzî Efendi kardeşimizin “cesed ve beden kınından çıkan rûh kılıncı bütün kuvvetiyle faâliyete geçecektir” cümleleri bizi biraz tesellî edebildi. Mübârek Üstâdımız efendimiz, yine kalbimiz ağlıyor. Nûr çekildikten sonra ne olur bizim hâlimiz diye hazînâne düşünüyoruz. Bu husûsta duâlarınızı çok ricâ eder. Ve duâ defterinden silinmememizi yüksek şefkatinizden yalvarırız. Ve yine hizmet-i mübârekenize Ceylan’ın gitmesi için lâzım gelen manevî işlerin görülmesini dileriz.

    Çok kusurlu ve âciz ve günâhkâr talebeleriniz

    Mehmed Çalışkan Keçel Geylan (Ceylan)

    (133) Lâhikaya geçsin.

    بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

    اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ

    Pek Muhterem Üstâdım,

    Ah, mübârek Üstâdım, Emirdağı’nda iki cihân serveri Resûl-ü Ekrem’in bir vârisiyle ve Kur’ân-ı Azîm’in muazzez nûruyla karşılaştığıma halk edici Rahmân’a hesabsız şükürler olsun. Yalnız lâyık olan hürmeti îfâ edemediğimizden affımızı dilenirken,

Item 1 of 2