Meselâ, burada gözümüz önünde bir darağacı dikilmiş. Onun yanında da pek büyük ikrâmiye biletleri veren bir piyango dâiresi var

Sayfa 17

îmânın nûruyla ışıklanır ve vücûd bulur. Zaman-ı hâzır gibi ruh ve kalbine îmân noktasında ulvî ve ma‘nevî ezvâkı ve envâr-ı vücûdiyeyi veriyor. Bu hakîkatin İhtiyâr Risâlesi’nde Yedinci Recâ’da îzâhı var. Ona bakmalısınız.

İşte hayat böyledir. Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı îmân ile hayatlandırınız. Ve ferâizle zînetlendiriniz. Ve günahlardan çekinmekle muhâfaza ediniz. Her gün ve her yerde ve hervakit vefiyâtların gösterdikleri dehşetli hakîkat-i mevt ise, size başka gençlere söylediğim gibi bir temsîl ile beyân ediyorum. Meselâ burada gözümüz önünde bir darağacı dikilmiş. Onun yanında bir piyango, (fakat pek büyük bir ikrâmiye biletleri veren) dâiresi var. Biz buradaki on kişi alâ küll-i hâl ister istemez, hiç başka çare yok, oraya da‘vet edileceğiz. Bizi çağıracaklar. Ve çağırma zamanı gizli olmasından her dakika, ya “Gel i‘dâm biletini al, darağacına çık!” veyahud “Gel, milyonlar altın kazandıran bir ikrâmiye bileti sana çıkmış. Gel, al!”

Sayfa 18

demelerini beklerken, birden kapıya iki adam geldi. Biri yarı çıplak, güzel ve aldatıcı bir kadın, elinde zâhiren gāyet tatlı, fakat zehirli bir helva getirip yedirmek istiyor. Diğer biri de aldatmaz ve aldanmaz, ciddî bir adam, o kadının arkasından girdi. Dedi ki: “Size bir tılsım, bir ders getirdim. Bunu okusanız, o helvayı yemezseniz o darağacından kurtulursunuz. Bu tılsım ile o emsâlsiz ikrâmiye biletini alırsınız. İşte bu darağacında zaten gözünüzle görüyorsunuz ki, bal yiyenler oraya giriyorlar. Ve oraya girinceye kadar da o helvanın zehirinden dehşetli karın sancısı çekiyorlar. Ve o büyük ikrâmiye biletini alanlar, çendân görünmüyorlar. Ve zâhiren onlar da o darağacına çıktıkları görünüyor. Fakat onlar asılmadıklarını, belki oradan kolayca ikrâmiye dâiresine girmek için basamak yaptıklarını, milyonlar şâhidler var, haber veriyorlar. İşte pencerelerden bakınız. En büyük me’murlar ve bu işle alâkadâr büyük zâtlar, yüksek sesle i‘lân ediyorlar ve haber veriyorlar ki: o darağacına gidenleri aynelyakîn gözünüz ile

Sayfa 19

gördüğünüz gibi, bu ikrâmiye biletini tılsımcılar aldıklarını hiç şekk ve şübhesiz gündüz gibi kat‘î biliniz.” dedi.

İşte bu temsîl gibi, zehirli bir bal hükmünde olan gayr-i meşrû‘ dâiredeki gençliğin sefâhetkârâne zevkleri, hazîne-i ebediyenin ve saadet-i sermediyenin bileti ve vesîkası olan îmânı kaybettiği için, darağacı hükmünde olan ölüm ve ebedî zulümât kapısı olan kabrin musibetine, aynen zâhiren göründüğü gibi düşer. Ve ecel gizli olduğu için genç, ihtiyâr fark etmeyerek her vakit ecel cellâdı başını kesmek için gelebilir. Eğer o zehirli bal hükmünde olan hevesât-ı gayr-i meşrûayı terk edip tılsım-ı Kur’ânî olan îmân ve ferâizi elde etmekle ve fevkalâde mukadderât-ı beşer piyangosundan çıkan saadet-i ebediye hazinesi biletini alacağına, yüz yirmi dört bin enbiyâ aleyhimüsselâm ile beraber had ve hesaba gelmeyen ehl-i velâyet ve ehl-i hakîkat müttefikan haber veriyorlar. Ve âsârını gösteriyorlar.

Sayfa 20

Elhâsıl: Gençlik gidecek. Sefâhette gitmiş ise hem dünyada, hem âhirette binler belâ ve elemler netice verdiğini; ve öyle gençler ekseriyetle sû’-i isti‘mâl ile, isrâfât ile gelen evhâmlı hastalıkla hastahânelere; ve taşkınlıklarıyla hapishânelere veya sefâlethânelere; ve ma‘nevî elemlerden gelen sıkıntılarla meyhânelere düşeceklerini anlamak isterseniz, hastahânelerden ve hapishânelerden ve kabristanlardan sorunuz! Elbette hastahânelerin ekseriyetle lisân-ı hâlinden gençlik sâikasıyla isrâfât ve sû’-i isti‘mâlden gelen hastalıktan enînler, eyvâhlar işittiğiniz gibi; hapishânelerden dahi ekseriyetle gençliğin taşkınlık sâikasıyla gayr-i meşrû‘ dâiredeki harekâtın tokatlarını yiyen bedbaht gençlerin teessüflerini işiteceksiniz. Ve kabristanda ve mütemâdiyen oraya girenler için kapıları açılıp kapanan o âlem-i berzahta ehl-i keşfe’l-kuburun müşâhedâtıyla ve bütün ehl-i hakîkatin tasdîkiyle ve şehâdetiyle- ekser azablar, gençlik sû’-i isti‘mâlâtının neticesi olduğunu bileceksiniz. Hem nev‘-i insanın ekseriyetini teşkîl eden ihtiyârlardan ve hastalardan sorunuz! Elbette

Gençlik Rehberi
  • îmânın nûruyla ışıklanır ve vücûd bulur. Zaman-ı hâzır gibi ruh ve kalbine îmân noktasında ulvî ve ma‘nevî ezvâkı ve envâr-ı vücûdiyeyi veriyor. Bu hakîkatin İhtiyâr Risâlesi’nde Yedinci Recâ’da îzâhı var. Ona bakmalısınız.

    İşte hayat böyledir. Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı îmân ile hayatlandırınız. Ve ferâizle zînetlendiriniz. Ve günahlardan çekinmekle muhâfaza ediniz. Her gün ve her yerde ve hervakit vefiyâtların gösterdikleri dehşetli hakîkat-i mevt ise, size başka gençlere söylediğim gibi bir temsîl ile beyân ediyorum. Meselâ burada gözümüz önünde bir darağacı dikilmiş. Onun yanında bir piyango, (fakat pek büyük bir ikrâmiye biletleri veren) dâiresi var. Biz buradaki on kişi alâ küll-i hâl ister istemez, hiç başka çare yok, oraya da‘vet edileceğiz. Bizi çağıracaklar. Ve çağırma zamanı gizli olmasından her dakika, ya “Gel i‘dâm biletini al, darağacına çık!” veyahud “Gel, milyonlar altın kazandıran bir ikrâmiye bileti sana çıkmış. Gel, al!”

Item 1 of 4