Siyah Dut’un Bir Meyvesi

Sayfa 75

Siyah Dut’un Bir Meyvesi

O mübârek dut başında Eski Said, Yeni Said lisânıyla söylemiştir

Muhâtabım Ziyâ Paşa değil, Avrupa meftunlarıdır.

Mütekellim nefsim değil, tilmîz-i Kur’ân nâmına kalbimdir.

Geçen sözler hakîkattir, sakın şaşma. Hududundan hazer aşma.

Ecânib fikrine sapma. Dalâlettir, kulak asma. Eder elbet seni nâdim.

Görürsün en ziyâdârın, zekâvette alemdârın.

O hayretten der dâim: “Eyvâh, kimden kime şekvâ edeyim, ben dahi şaştım.”

Kur’ân dedirtir, ben de derim. Hiç de çekinmem.

Ondan ona şekvâ ederim, sen gibi şaşmam.

Hakk’tan Hakk’a feryâd ederim, sen gibi aşmam.

Sayfa 76

Yerden göğe da‘vâ ederim. Sen gibi kaçmam.

Ki Kur’ân’da hep da‘vâ, nûrdan nûradır. Sen gibi caymam.

Kur’ân’dadır hak hikmet, isbat ederim, felsefeyi beş para saymam.

Furkān’dadır, elmas hakîkat, dercân ederim. Sen gibi satmam.

Halktan Hakk’a seyrân ederim. Sen gibi sapmam.

Dikenli yolda tayerân ederim. Sen gibi basmam.

Ferşten arşa şükrân ederim Sen gibi asmam.

Mevte, ecele dost bakarım. Sen gibi korkmam.

Kabre gülerekten girerim. Sen gibi ürkmem.

Ejder ağzı, vahşet yatağı, hiçlik boğazı, sen gibi görmem.

Ahbâba kavuşturur beni, kabirden darılmam. Sen gibi kızmam.

Sayfa 77

Rahmet kapısı, Nûr kapısı, Hak kapısı, ondan sıkılmam, geri çekilmem.

“Bismillah” diyerek çalıyorum. (Nüsha-1) Arkama bakmam. Dehşet de almam.

“Elhamdülillâh” diyerek rahat bulup yatacağım, zahmeti çekmem. Vahşette kalmam.

“Allâhü Ekber” diyerek ezân-ı haşri işitip kalkacağım, (Nüsha-2) mahşer-i ekberden çekinmem. Mescid-i a‘zamdan çekilmem.

Lütf-u Yezdân, nûr-u Kur’ân, feyz-i îmân sayesinde hiç üzülmem. Durmayıp koşacağım. Arşü’r-Rahmân zılline uçacağım. Sen gibi şaşmam inşâallâh.

Nüsha-1: “Eyvâh” diyerek kaçmıyorum.

Nüsha-2: İsrâfîl’in ezanını fecr-i haşirde işitip “Allâhü Ekber” diyerek kalkacağım, salât-ı kübrâdan çekilmem. Mecma‘-ı ekberden çekinmem.

Saîdü’n-Nûrsî

Sayfa 78

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُٓ اَبَدًا دَٓائِمًا

Azîz, sıddîk kardeşlerim!

Evvelâ: Umum Nûrcuların mübârek bayramlarını ve haccü’l-ekberde bulunan Nûr şâkirdleriyle ve hacdaki Nûr tarafdârlarının bayramlarını tebrîk içinde ve çok zamandan beri esâret altında kalmış ve istiklâliyetini kaybetmiş Hindistan, Arabistan gibi âlem-i İslâmın büyük memleketleri birer devlet-i İslâmiye şeklinde, Hind’de yüz milyon bir devlet-i İslâmiye; Cava’da elli milyondan ziyâde bir devlet-i İslâmiye; ve Arabistan’da dört-beş hükûmet bir cemâhîr-i müttefika gibi Arab birliği ile İslâm birliğini birleştirmesindeki âlem-i İslâmın bu büyük bayramının mukaddimesini tebrîk ile, bu bayram bize müjde veriyor.

Sâniyen: İstanbul’da Re’fet Beyin ve Mustafa Oruc’un yazdıklarına göre, çok zaman İslâm ordusunu idare eden; ve sonra Dâru’l-fünûn’a inkılâb eden Harbiye Nezâreti ve Bâb-ı Seraskerî, o muazzam binanın alnında

Gençlik Rehberi
  • Siyah Dut’un Bir Meyvesi

    O mübârek dut başında Eski Said, Yeni Said lisânıyla söylemiştir

    Muhâtabım Ziyâ Paşa değil, Avrupa meftunlarıdır.

    Mütekellim nefsim değil, tilmîz-i Kur’ân nâmına kalbimdir.

    Geçen sözler hakîkattir, sakın şaşma. Hududundan hazer aşma.

    Ecânib fikrine sapma. Dalâlettir, kulak asma. Eder elbet seni nâdim.

    Görürsün en ziyâdârın, zekâvette alemdârın.

    O hayretten der dâim: “Eyvâh, kimden kime şekvâ edeyim, ben dahi şaştım.”

    Kur’ân dedirtir, ben de derim. Hiç de çekinmem.

    Ondan ona şekvâ ederim, sen gibi şaşmam.

    Hakk’tan Hakk’a feryâd ederim, sen gibi aşmam.

Item 1 of 4