Risâle-i Nûr eczâlarını mahkemeden alarak bana getirip teslîm eden Denizli tüccârı, aslı Burdurlu Hâfız Mustafa’ya hitâbdır.
[21]
بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ
وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪
اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ حُرُوفَاتِ رَسَائِلِ النُّورِ
Azîz, Sıddîk Kardeşim ve hizmet-i Kur’âniye’de Muvaffakiyetli Arkadaşım,
Sen, binler safâlarla geldin, beni ebedî minnetdâr ettin! Ve sâdık arkadaşların ile Risâle-i Nûr’un serbestiyetine hizmetiniz o derece büyük ve kıymetdârdır ki, değil yalnız bizi ve Risâle-i Nûr şâkirdlerini, belki bu memleketi ve belki Âlem-i İslâm’ı minnetdâr ettiniz. Ehl-i îmânın imdâdına yetiştiniz. Risâle-i Nûr’un yolunu serbestçe açtınız. Ben bir seneden beri seni ve seninle beraber Risâle-i Nûr’un bu serbestiyetine çalışanları, Hâfız Alî ve Husrev gibi Risâle-i Nûr’un kahramanlarıyla beraber, ma‘nevî kazançlarıma ve duâlarıma şerîk etmişim, hem de devam edeceğim. Buraya kadar her bir dakika yoldaki geçen zamanın, bir gün Risâle-i Nûr’un hizmetinde bulunduğun gibi beni minnetdâr eyledin.
Hâkim-i âdil nâmını alan ma‘lûm zâtı ve onunla beraber lehimize çalışanları, bu hakîkî adâlete hizmetleri için âhir ömrüme kadar unutmayacağım. Altı yedi aydır onları da
aynen ma‘nevî kazançlarıma şerîk ediyorum. Bana teslîm ettikleri risâlelerin bir kısmını kardeşlerime göndereceğim. Hem bütününü yazsınlar, onlara hediye edeceğim. Çünkü onlar Risâle-i Nûr’un bundan sonraki hizmetine tam hissedârdırlar. Bu mes’elede ben Denizli şehrini kendi karyeme arkadaş edip, bütün emvâtını ve ehl-i îmânının hayatta olanlarını, hem ben kendim, hem Risâle-i Nûr’un bütün talebeleri ma‘nevî kazançlarımıza hissedâr etmeye karar verdik. Denizli Hapishânesini bir imtihân medresemiz telakkî ediyoruz.
Bizimle alâkadâr Denizli’de, hem hapsinde, umûmuna ve husûsuna ve tam adâletini gördüğümüz mahkeme hey’etine çok selâm ve duâ ederiz.
Saîdü’n-Nûrsî
[22]
بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ
وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪
Azîz Sıddîk Kardeşlerim,
Bizim kat‘iyen şek ve şüphemiz kalmadı ki, bu hizmetimizin neticesi olan Risâle-i Nûr’un serbestiyetini, değil yalnız biz ve bu Anadolu ve Âlem-i İslâm alkışlıyor, takdîr ediyor, belki kâinât dahi memnûn olup cevv-i semâ ve fezâ-yı âlem alkışlıyorlar ki, üç dört aydır yağmura şiddet-i ihtiyâç varken gelmemişti.