(437)
بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ
وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪
1
Risâle-i Nûr’un bir bahçesi,
Hüdhüd mü onun yalnız müjdecisi,
O civârın güverciniyle serçesi,
Hattâ Medrese-i Nûriye’nin iki çekirgesi,
Tesâdüf mü zannedilir böyle hârika işin habercisi.
Hâlıkımızın inâyetinden,
Risâle-i Nûr’un kerâmetinden,
Ne hamâkattir kaçmak bu mübârek nûrun devletinden.
2
Risâle-i Nûr’un kerâmetinden,
Hasan Feyzî’nin cemâatinden,
Bir kadıncığın nûra bir dakîka muhabbetinden,
Aynı dakîka içinde Risâle-i Nûr yazması muvaffakiyetinden.
Şüphesiz Hudâ’nın hikmetinden,
Yakînen bu fakîrin hânesinden,
Risâle-i Nûr yazar refîkası,
Diyorki: Mevlâ’nın kudretinden.
3
Çürüklerin sağ olur,
Zehirlerin bal yağ olur,
Mahşerde yüzün ak olur,
Ateş sana ırak olur,
Amelin sana burâk olur,
Cennet sana durak olur,
Oku Risâle-i Nûr’u.
İlmine kemâl ister isen,
Cehline zevâl ister isen,
Nefsine terbiye ister isen,
Oku Risâle-i Nûr’u.
Maîşette bereket ister isen,
Doğru yolda hareket ister isen,
Mü’minlere muhabbet ister isen,
Münâfıklara adâvet etmek ister isen,
Oku Risâle-i Nûr’u.
Rûhunun selâmetini, hânenin saâdetini,
Efrâd-ı âilenin itâatini, vücûdun sıhhatini ister isen,
Oku Risâle-i Nûr’u.
4
Âlim ile câhil bir olmaz,
Kâmil ile nâdân bir olmaz,
Ârif ile ahmak bir olmaz,
Oku Risâle-i Nûr’u.
Sâdık ile sârık bir olmaz,
Dîde-i rûşen ile a‘mâ bir olmaz,
Âdil ile zâlim bir olmaz, bilmek ister isen,
Oku Risâle-i Nûr’u.
Ey Hakk’tan hidâyet isteyen,
Nûrlardan kerâmet isteyen,
Berzahda selâmet-i râhat isteyen,
İki hayatta devlet isteyen,
Dîninde gayret isteyen,
Oku Risâle-i Nûr’u.
Şeytâna maskara olmadan,
Deftere günâhın dolmadan,
Kabir azâbını görmeden,
Mahşerde rüsvây olmadan,
Oku Risâle-i Nûr’u.
5
Risâle-i Nûr’dan ders alan,
Sıdkla Hakk kapısını çalan,
Aslâ bu meslekte söyleme yalan,
Risâle-i Nûr mühim bir derstir inan,
Yetmez mi Risâle-i Nûr bürhân sana.
6
Dünya için âhireti terk eyleme,
Risâle-i Nûr’a sarıl Kur’ân’ı terkeyleme,
Sıbyânlara insâf eyle şerlere sevkeyleme,
Dinsizlere adâvet et merdliği terkeyleme,
Yetmez mi Risâle-i Nûr bürhân sana.
7
Bu gün ecnebîlerin bir kısmı îmâna gelince,
Mülhidler ve münâfıklar azâb-ı cehennemi düşünseler derince,
Gelecek bir gün bu mevt ihtiyâra gence,
Münker ve nekîr suâle başlayınca,
Ol günde mahşere toplanır fil ile karınca,
Mîzân ile adâleti her ferd görünce,
Tâ yol Sırât-ı Müstakîm’e varınca,
Mü’minler sürûru, münâfıklar kâfirler azâbı görünce,
Aceb ol günde ikāb-ı Hakk’tan nere kaçılır,
Yetmez mi Risâle-i Nûr bürhân sana.
Nûr şâkirdlerinden
Barlalı Bahrî ve Refîkası
(438)
بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ
اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ
Azîz, Sıddîk Kardeşlerim,
Evvelen: Ehemmiyetli bir kardeşimiz Tefenni’den Ahmed Râsih buraya geldi, görüştük. O zât benim size mektûbumdur. Asâ-yı Mûsâ ve Zülfikār’la berâber Sirâcü’n-Nûr dahi Mısır’a, Şâm’a, Medîne’ye gitse çok münâsib olur. Bayrama kadar dört nüsha İstanbul’da Re’fet vâsıtasıyla Hâcı Bekir’e teslîm edilse, çok münâsib olur. Hakîkaten Sirâcü’n-Nûr o ikisinden geri değil. Yalnız İşârât-ı Seb‘a ile Hücumât-ı Sitte’nin zeyli şimdilik içinde bulunmamalı. Bana gönderilen el yazısında var. Hem Âyet-i Hasbiye’nin birinci mertebesindeki on iki hem hem ta‘bîriyle beyânât herkes bilmediği için, şimdilik içinde bulunmasa daha münâsibdir. Çok ihtiyât ediniz. Gerçi Risâle-i Nûr her tarafta galebe ediyor. Fakat gizli düşmanlar evhâm vermeye çalışıyorlar. Bana da şimdiden mümkün olduğu vakit bazı nüshaları gönderiniz. İnşâallâh Sirâcü’n-Nûr da ötekiler gibi ayrı fütûhât yapacak. Umûm kardeşlerimize binler selâm ve duâ ediyoruz.
اَلْبَاق۪ي هُوَ الْبَاق۪ي
Hasta kardeşiniz
Saîdü’n-Nûrsî
Zülfikār’ın âhirinde benim imzâmla Husrev’e ve yardımcılarına duâyı Tâhirî ve yardımcılarına aynen Sirâcü’n-Nûr’un âhirinde yazılsın, imzâm atılsın.