Mektub 38

Sayfa 100

[38]

(Büyük bir makāmda, ehemmiyetli bir zâtın, ehemmiyetli bir mektûbuna mecbûrî bir cevabdır (Hâşiye))

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ

Azîz, Sıddîk Kardeşim,

Bilmukābele, biz de Ramazân’ınızı tebrîk ediyoruz. Rü’yâlarınız pek çok mübârektirler. İnşâallâh, Cenâb-ı Hakk sizi büyük ihsânlara mazhar eyleyecek, diye bir işârettir.

Bence bu zamanda en büyük bir ihsân, bir vazîfe, îmânını kurtarmaktır, başkalarının îmânına kuvvet verecek bir sûrette çalışmaktır. Sakın, benlik ve gurûra medâr şeylerden çekin. Tevâzu‘, mahviyet ve terk-i enâniyet, bu zamanda ehl-i hakîkate lâzım ve elzemdir. Çünkü bu asırda en büyük tehlike, benlikten ve hodfurûşluktan ileri geldiğinden, ehl-i hak ve hakîkat, mahviyetkârane dâima kusûrunu görmek ve nefsini ithâm etmek gerektir. Sizin gibilerin ağır şerâit içinde kahramancasına îmânını ve ubûdiyetini muhâfaza etmesi, büyük bir makāmdır. Senin rü’yâlarının bir ta‘bîri de, bu noktadan seni tebşîr etmektir.

Hâşiye: Büyük bir kumandanın mürâcaatına binâen yazılan bir mektûbu leffen size göndermeyi pederim Mehmet Efendi ile münâsib gördük. Arz-ı hürmetle ellerinizden öperiz.

Ceylan

Sayfa 101

Risâle-i Nûr eczâlarında tarîkat hakîkatine dâir “Telvîhât-ı Tis‘a” nâmındaki risâleyi elde edip bakınız. Hem zâtınız gibi metîn ve îmânlı ve hakîkatli zâtlar, Risâle-i Nûr dâiresine giriniz. Çünkü bu asırda Risâle-i Nûr, bütün tehâcümâta karşı mağlûb olmadı. En muannid düşmanlarına da, serbestiyetini resmen teslîm ettirdi. Hattâ iki seneden beridir büyük makāmâtlar ve adliyeler, tedkîkāt netîcesinde, Risâle-i Nûr’un serbestiyetini tasdîk ve mahrem ve gayr-ı mahrem bütün eczâlarını sâhiblerine teslîme karar verdiler.

Risâle-i Nûr’un mesleği, sâir tarîkatlar, meslekler gibi mağlûb olmayarak, belki galebe ederek pek çok muannidleri îmâna getirmesi, pek çok hâdisâtın şehâdetiyle, bu asırda bir mu‘cize-i ma‘neviye-i Kur’âniye olduğunu isbât eder. O dâirenin hâricinde, ekseriyetle bu memlekette ve husûsî ve cüz’î ve yalnız şahsî hizmet veya mağlûbâne perde altında veya bid‘alara müsâmaha sûretinde veya te’vîlât ile bir nevi‘ tahrîfât içinde hizmet-i dîniye tâm olamaz diye, hâdisât bize kanâat vermiş.

Mâdem sizde büyük bir himmet ve kuvvetli bir îmân var; tâm bir ihlâs ve tâm bir mahviyetle, sebâtkârâne Risâle-i Nûr’a şâkird ol. Tâ binler, belki yüz binler şâkirdlerin şirket-i ma‘neviye-i uhreviyelerine hissedâr ol. Tâ senin hayırların, iyiliklerin cüz’iyetten çıkıp küllîleşsin, âhirette tâm kârlı bir ticâret olsun.

اَلْبَاق۪ي هُوَ الْبَاق۪ي

Saîdü’n-Nûrsî

Sayfa 102

[39]

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ

Azîz, Sıddîk Kardeşlerim,

Cenâb-ı Hakk’a hadsiz şükür olsun ki, duânızın himmetiyle, on beş günden ziyâde şiddetli bir harâret içinde tehlikeli ve zehirli hastalığın, iki gündür tehlikesi geçti. Hastalıkla bir saat ibâdet bir gün kadar olması cihetiyle, İnşâallâh yapamadığım çok hayrâtın yerini bu hastalık doldurmuş ve çok kusûrâtıma da keffâret olmuş. Fakat za‘fiyet ve hastalık devam ediyor.

Latîf ve ma‘nîdâr bir tevâfuktur ki, dünkü gün, ma‘sûmların mecmûası elime geçti, açtım. O mecmûanın başında, o ma‘sûmların bir kumandanı hükmünde ve Medrese-i Nûriye’nin kahramanlarından Marangoz Ahmed’in gāyet zînetli ve nakışlı ve dikkatli yazdığı Küçük Sözler, başında dercedilmiş gördüm. Mâşâallâh Marangoz Ahmed, dedim. Ma‘sûmların çavuşu olmuş! Aynı günde bir mektûbu elime geçti, açtım. Marangoz Ahmed’in gönderdiğimiz mektûbları arkadaşlara gecede okumak zamanında, iki çekirge mektûbun başına gelip tâ bitinceye kadar dinlemelerini gördüm. Birkaç gün evvel biz mektûbu yazarken, iki güvercin, mektûbun makbûliyetini ve müjdeci serçe ve kuddûs kuşlarının müjdelerini tasdîk ettikleri gibi, marangozun iki çekirgeleri de güvercinleri ve müjdeci kuşları tasdîk ederek,

Emirdağ Lahikası - 1
  • [38]

    (Büyük bir makāmda, ehemmiyetli bir zâtın, ehemmiyetli bir mektûbuna mecbûrî bir cevabdır (Hâşiye))

    بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

    اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ

    Azîz, Sıddîk Kardeşim,

    Bilmukābele, biz de Ramazân’ınızı tebrîk ediyoruz. Rü’yâlarınız pek çok mübârektirler. İnşâallâh, Cenâb-ı Hakk sizi büyük ihsânlara mazhar eyleyecek, diye bir işârettir.

    Bence bu zamanda en büyük bir ihsân, bir vazîfe, îmânını kurtarmaktır, başkalarının îmânına kuvvet verecek bir sûrette çalışmaktır. Sakın, benlik ve gurûra medâr şeylerden çekin. Tevâzu‘, mahviyet ve terk-i enâniyet, bu zamanda ehl-i hakîkate lâzım ve elzemdir. Çünkü bu asırda en büyük tehlike, benlikten ve hodfurûşluktan ileri geldiğinden, ehl-i hak ve hakîkat, mahviyetkârane dâima kusûrunu görmek ve nefsini ithâm etmek gerektir. Sizin gibilerin ağır şerâit içinde kahramancasına îmânını ve ubûdiyetini muhâfaza etmesi, büyük bir makāmdır. Senin rü’yâlarının bir ta‘bîri de, bu noktadan seni tebşîr etmektir.

    Hâşiye: Büyük bir kumandanın mürâcaatına binâen yazılan bir mektûbu leffen size göndermeyi pederim Mehmet Efendi ile münâsib gördük. Arz-ı hürmetle ellerinizden öperiz.

    Ceylan

Item 1 of 3