Mektub 298

Sayfa 323

dâima duâcı olduğumu âcizâne arzeylerim. Ve bura kardeşlerimizden Mehmed Efendi bayramınızı tebrîk ve tes’îd eyler, mübârek el ve ayaklarınızdan öperek samimi selâmlarıyla arz-ı hürmet eylerler. Bura Milâs müftülüğünde Debre’de doğmuş İlyâs Vessâf isminde bir müftü vardır, zât-ı fâzılânelerine gıyâben tanır, takdîrkârlarınızdan olup derin saygılarla hürmet ve selâmlarını arzeyler.

اَلْبَاق۪ي هُوَ الْبَاق۪ي

Günâhkâr, kusûrlu duânıza çok muhtâç

Kardeşiniz

Halîl İbrâhîm

*

* *

Ta‘dîlden sonra Lâhika’ya girsin.

Üstâdımız emir etmişler ki, ta‘dîlden sonra lâhikaya kaydedilsin. Biz de ta‘dîl edilecek kelimeler çok olmadığından ta‘dîl etmeden Lâhika’ya geçirdik.

(298)

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُٓ اَبَدًا دَٓائِمًا

Çok Sevgili ve çok Müşfik Üstâdımız Efendimiz Hazretleri,

Risâle-i Nûr’un hurûfâtı adedince Cenâb-ı Hakk’a şükür olsun ki, başımızda kurtarıcımız, şefîimiz, baş tâcımız, sevgili Üstâdımız olarak tekrâr bizleri bu mübârek günlerde

Sayfa 324

bulundurdu. Elhamdülillâh, bu sebeble siz sevgili Üstâdımızın da hulûlüyle müşerref olduğumuz İyd-i Saîd-i Adhâ’nızı bi’l-cümle İnebolu Nûrcuları, cemî‘ Nûrcu kardeşlerimizle berâber tebrîk eder, bu vesîle ile vücûd-u nâzikânelerinizin her an sıhhat ve râhat üzere olarak nice bayramlara hep berâber ermemizi Cenâb-ı Erhamü’r-Râhimîn’den her an duâ ve niyâz eyleriz.

Çok sevgili ve canımız Üstâdımız Efendimiz, zât-ı pâkinize şu tebrîkâtımızı Zülfikār-ı Mu‘cizât’ın tab‘ı ile ve bu hususta gerek ferden ve gerek toplu şekillerde, gece ve gündüz uhdemize düşen vazîfeleri edâ etmemizden hâsıl olan neşe ve heyecan içinde yazmak arzusunda iken, son günlerde aldığımız çok keder veren ve bizleri ağlatan cânîyâne, zâlimâne bir şekilde siz sevgili ve rûhumuz Üstâdımıza yapılan vahşî zehirli saldırış üzerine, hâlimiz çok elemli olmuştur. Sevgili Üstâdımıza ve Risâle-i Nâr’a yapılan bu dehşetli suikast, düşmanlarımızın bizim hakkımızda ne düşündüklerini bir def‘a daha bize hatırlatarak, bizleri vazîfelerimiz etrafında daha sıklaştırmış “Bünyân-ı mersûs” olan bu kal‘a-i nûriyede gecesi ve gündüzü hesab edilmeden, ihtiyâtı elden bırakmamak şartıyla bütün Nûrcu kardeşler seferber halinde, hâssaten Zülfikār vazîfesine sarılmış ve bir an evvel netîcelendirmek için ne yapılmak lâzımsa yapmaya müheyyâ, muhterem Nazîf Bey kardeşimizin emirlerini can ve başla başarmaya yekvücûd olarak çalışmakta

Sayfa 325

bulunuyoruz. Cenâb-ı Hakk sevgili Üstâdımızın himmetlerini üzerimizden eksik kılmasın. Âmin.

Çok sevgili Üstâdımız, son ihbârâtınızda yine makām-ı ulyânıza vâsıl olmak için yolculuğunuzu mevzûubahis ediyorsunuz اَلدُّنْيَا مَزْرَعَةٌ الْاٰخِرَةِ olan bu âlemde maatteessüf müdhiş dalâlet cereyanlarıyla bu hakîkatin unutulduğu bir hengâmda, bir lutf-u sübhânî ve bir eser-i rahmet olan civârımıza lütfen teşrîf buyurarak, ehl-i îmânı sevinçlere ve âsumânımızı nûrlara garkettiniz.

Bizler o zaman zaten isyân ile ve irşâdsız kör gibi geçen ömrümüzün mühim bir kısmını isrâf etmiş bulunuyorduk. Fakat âhiretimizi ve îmânımızı kurtarıcı bir müncîyi duyup, hevesimizi alamadığımız o muazzez, sekiz senelik Kastamonu müsâferetinizde, ah sevgili Üstâdımız, biz senin kıymetini bilemedik. Sana lâyık ihtirâmâtı yapamadık. Seni kim bilir ne kadar üzdük. Ve Risâle-i Nûr’un saâdet-bahş inceliklerini lâyık-ı vechile idrâk edemeden, evet, biz i‘tirâf ediyoruz ve Risâle-i Nûr’un şahs-ı ma‘nevîsinden özürler diliyor ve aflar talep ediyoruz. Saâdet-i ebediyeyi kazandıran bu mukaddes hizmette bizler bihakkın îfâ-yı vazîfe yapamadan bu diyârdan kuşlar gibi uçtunuz. Müteessir ve melûl, âciz ve fakîr kalplerimiz, gönüllerimiz, sevgili Üstâdımızı mahcûbâne takip etmek için ellerimiz açık istirhâmâtımızı, sevgili Üstâdımızı vâsıta kılarak Rabbimizden talep etmekte berdevâmız. Bu acîb seyâhatle ve Denizli hapsi

Sayfa 326

dolayısıyla ve ba‘dehû Emirdağ ve bilvesîle Konya, Afyon, Eskişehir gibi bu Anadolu’nun ma‘nevî yıldızları olan bu şehirler içinde, binler kardeş kalpleri kazandırdıkça ve ma‘nevî havz-ı nûriyenin kabarıp taştığını gördükçe, tesellî oluyor iftihâr ediyoruz. Ve sevgili Üstâdımıza karşı mahcûbiyetimize sebeb olan lâyıkıyla hizmet vazîfemizi yapamamazlık kusûrâtını, bu yeni sevgili Nûrcu kardeşlerimizi, sevgili Üstâdımıza şefâatçi yaparak, sevgili Üstâdımızdan aflar ve vakfettiğimiz canlarımızı da fedâ etsek mukābil gelmez olan hakkınızı helâl ettirmeyi, çok müşfik ve rahîm olan siz Üstâdımızdan el ve ayaklarınızı öperek talep ve niyâz eyliyoruz.

Vâcibü’l-Kahhâr olan Allâhımız, bu cihânın güneşi ve son nûru olan cism-i şerîfinize hûnhâr, ebedî i‘dâma mahkûm olmuş kâtillerin verdirmek istedikleri acılara karşı hiç duyurmaz, incitmez ve şifâlar ve sabırlar versin. Âmîn âmîn. Bu mübârek eyyâm-ı duhâda İsmâîl aleyhisselâmvâri kurbânı olduğumuz sevgili Üstâdımızın ma‘rûz kaldığı bu mezâlim karşısında, gözlerimizden akan kanlı yaşlarımızı huzûr-u Rabb-i Tealâ’da istediğimiz necât ve felâh saatinin tecellîsi için kabul buyurmasına, sevgili Üstâdımızın nûrlu duâlarına refîk kılsın. Âmin, âmîn, âmîn.

Sayfa 327

Çok sevgili Üstâdımız, burada Nazîf kardeşimiz nezdinde tab‘ olunan Zülfikār-ı Mu‘cizât Mecmûası her gün artan şevk iştiyâkla devam olunmakta iken, diğer bir kısım kardeşlerimiz de kalemleriyle Zülfikār’ı yazıyorlar. Birçokları da nûrlardan noksanlarını itmâma çalışıyorlar. Ve hâssaten müjdeli, şifâlı, tatlı sıhhatnâmeleriniz bir an içinde her tarafa yetişiyor. Bizleri nûrlara garkediyor. اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبّ۪ي Cenâb-ı Hakk devam ettirsin. İnşâallâh yakınlarda tamam olan el yazması mu‘cizâtlardan ba‘de’t-tashîh heman irsâl edilecektir. Hamdolsun, burada düşmanlara karşı bizleri kal‘a-i nûriyede himâye eden nûr duâlarınız dolayısıyla bir sıkıntı verememektedirler. İnşâallâh veremeyeceklerdir.

Bâhusûs Nûrcular her an artmakta, bilhâssa gençler ve kadınlar ve çocuklar arasında çok müştâklar duânız berekâtıyla hâsıl olmaktadır. Bâhusûs Kunduracı Rüştü ve kardeşi Mehmed ve Kunduracı Sa‘dullâh ve çırağı Rüştü ve yine Nizâmeddîn ve bir senedir fa‘âl bir şekilde bulunan Küçük İbrâhîm’in kardeşi İsmâîl ve ailesi Risâle-i Nûr’a yeni talebeler olmuşlar. Duâlarınızı talep ederler. Ve civâr muhallâtta isimlerini bilmediğimiz pek çok yeni kardeşler duâlarınızı beklerler. Bunlardan bir kısımlarının yeni öğrenmelerini gösteren ufak birer nüshalarını siz sevgili Üstâdımıza takdîm etmişlerdi. Kabul buyurmanızı ellerinizden öperek niyâz eylerler.

Sayfa 328

Mektûb-u âlînizde mevzûubahis olan Sinop yangını aynen buyurmuş olduğunuz gibi, ehl-i dalâleti kendisine çevirmiş ve meşgūl eylemiştir. Hamdolsun, bildiğimiz cihette bizlerden bir zarar vâki‘ olmamıştır.

Çok müşfik ve sevgili Üstâdımız, mektûbumuza nihâyet verirken kalplerimiz istiyor ki, zât-ı üstâdânenize bütün şükrân ve minnet hissiyâtlarımızı ifade edebilelim. Cenâb-ı Hakk Hazretleri vücûd-u nâzikânelerinize şifâ-yı âcil ve sıhhat-ı âfiyet buyurarak ömrünüzü müzdâd buyursun. Âmîn âmîn âmîn. Muhtâç olduğumuz füyûzât-ı nûriye olan duâlarınızla ve kusûrlarımızı affınızla bizleri sevindirmenizi el ve ayaklarınızdan öperek rica ve istirhâm eyleriz, efendimiz hazretleri.

اَلْبَاق۪ي هُوَ الْبَاق۪ي

7 Zilhicce

İnebolu ve civarı

Risâle-i Nûr şâkirdleri

Bu mektûbu yazdığımız cum‘a gecesi, saat yediye karîb, Semerci ve Gülcü Hüseyin kardeşimizin vâlidesi Hasîbe Hanım sizlere ömür vefât eylemiş. Duâlarınıza muhtâç bulunduğunu arzeyleriz. Mezbûre bir senedir hasta, yatakta bulunuyordu.

*

* *

Sayfa 329

(299)

Lâhika’ya.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ

Azîz ve Sıddîk Üstâdım Efendim Hazretleri,

Hulûlüyle şeref-yâb olduğumuz mübârek bayram-ı şerîfinizi candan tebrîk eder, Cenâb-ı Erhamü’r-Râhimîn’den Âlem-i İslâm için mübârek vücûd-u nâzikânenizi sıhhat ve âfiyet üzere dâim olmasını dileriz.

Üstâdımız efendimiz hazretleri, şu son günlerde tekrâr mel‘ûnâne size yapılan tecâvüzden dolayı çok mahzûnuz. Bizim gibi âcizlerin elinden hiçbir şey gelmez. Hâtıra şu geliyor: Bu zamanın bütün Âlem-i İslâm’ın fevc fevc isyân deryâsına garkolduğu malûmdur. Tabîîdir ki, bunları kurtarmak için bu asrın bir şefâatçisi olmak lâzım. İşte yine hâtıra geliyor ki, o şefâatçi de Risâle-i Nûr’dur. Bugünkü hiçbir beşer, bu asrımızda sizin gibi otuz bir sene bu işkenceler içerisinde münzevî olarak Hazret-i Eyyûb aleyhisselâmvâri bu kadar zulme tahammül etsin, yoktur. Zaten yazmış olduğunuz mektûblar da bu müjdeyi gösteriyor.

Cenâb-ı Allâh Hazret-i Peygamber aleyhisselâm hürmetine ve Hazret-i Kur’ân hürmetine ve Risâle-i Nûr’un bütün hakîkatleri ve kelimeleri ve harfleri hürmetine ve otuz bir seneden beri

Emirdağ Lahikası - 2
  • dâima duâcı olduğumu âcizâne arzeylerim. Ve bura kardeşlerimizden Mehmed Efendi bayramınızı tebrîk ve tes’îd eyler, mübârek el ve ayaklarınızdan öperek samimi selâmlarıyla arz-ı hürmet eylerler. Bura Milâs müftülüğünde Debre’de doğmuş İlyâs Vessâf isminde bir müftü vardır, zât-ı fâzılânelerine gıyâben tanır, takdîrkârlarınızdan olup derin saygılarla hürmet ve selâmlarını arzeyler.

    اَلْبَاق۪ي هُوَ الْبَاق۪ي

    Günâhkâr, kusûrlu duânıza çok muhtâç

    Kardeşiniz

    Halîl İbrâhîm

    *

    * *

    Ta‘dîlden sonra Lâhika’ya girsin.

    Üstâdımız emir etmişler ki, ta‘dîlden sonra lâhikaya kaydedilsin. Biz de ta‘dîl edilecek kelimeler çok olmadığından ta‘dîl etmeden Lâhika’ya geçirdik.

    (298)

    بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

    وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

    اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُٓ اَبَدًا دَٓائِمًا

    Çok Sevgili ve çok Müşfik Üstâdımız Efendimiz Hazretleri,

    Risâle-i Nûr’un hurûfâtı adedince Cenâb-ı Hakk’a şükür olsun ki, başımızda kurtarıcımız, şefîimiz, baş tâcımız, sevgili Üstâdımız olarak tekrâr bizleri bu mübârek günlerde

Item 1 of 7